Mulholland Dr.
- Mulholland Dr. Hollywood çarkına bir şekilde takılmak ve orada tutunmak isteyen bir aktris adayının hayallerine odaklanıyor. Filmin ilk bölümü bu hayallerin (düşlerin) bir sunumunu içeriyor. Bu arada ortaya çıkan imgeler (kovboy, üstü başı dökülen adam, mafyavari adamlar, cafedeki adamlar, şarkılar ve şarkıların sözleri ve pek çok şey) genç kızın gerçekte yaşadığı şeylerin rüyasına yansımasından başka bir şey değil. Hepimiz rüyalarımızda günlük yaşamızda gördüğümüz şeylerin kalıntılarına rastlamaz mıyız?
Kovboy'u filmin sonlarındaki yemek sahnesinde arka planda hızla geçerken görebilirsiniz mesela. Bundan kimse bahsetmedi, farkedilmedi mi acaba? (zaten o sahnede gözünüzü kırptınız mı kaçırdınız demektir). Mafyavari adamlar zaten Hollywood düzenini belirleyen, casting'i seçen, pek çok şeyin kontrol mekanizmasında onların yer aldığına dair bir gerçek ya da kuşkuları içeriyor ve bunların rüyaya yansımasını..
Aslında Lynch pek çok şeyi alegorik olarak anlatmayı çok seviyor. Zaten filmin bütün zevki de burada. Bağlantıları ve parçaları izleyicinin bir araya getirmesini ve bundan keyif almasını istiyor. Çıplaklık konusuna gelirsek ise bu aslında ticari kaygılardan kaynaklandığı sanılsa bile kanımca öyle değil. Doğal çıplaklığı ve seksüel eğilimleri yansıtması açısından ben Lynch'in Kubrickvari bir yaklaşım içinde olduğunu düşünüyorum. Doğal hayatta yeri olan bir şeyi abartısız, yalın ve estetik bir şekilde sunmaktan başka bir şey değil.
- Mulholland Drive, uyumak üzere olan birisinin gözüyle ve ve soyut bir şekilde tasvir edilmiş bir swing dansı yarışması ile başlıyor. Bir rüyayı yorumlamak, çok karmaşık, çok kişisel ve tartışmasız bir başyapıt filmi gerçekleştirmenin en makul yoludur. Yarışmanın galibi Kanadalı Betty Elms (Naomi Watts) büyük bir aktris olmak amacıyla Hollywood'a gelir; Mulholland yolunda bir kazadan kurtulmuş olan Rita (Laura Elena Harring) ile karşılaşır. Belirsiz bir nedenden dolayı gangasterler Rita'nın peşindedir, bu arada iki kadın Rita'nın gerçek kimliğini ortaya çıkarmaya yaklaşmışlardır....Diane Selwyn (yine Watts) adında bir kadın uykudan kalkar, ve paralel bir hikaye aynı karakterlerle ama farklı isimlerle ilerlemeye başlar. Tüm bunlar başarısız bir aktris olan Diane'nin gerçek hayattaki tanıdığı insanlara dair hafızasındaki bilgilerle ilgili düşleri midir yoksa?
Film pek çok alt senaryodan ve destekleyici karakterlerden oluşmaktadır. Filmdeki meşhur yol gibi, David Lynch izleyiciyi film boyunca pek çok kavşak ve virajlara sokuyor ve sonunda tüm gördüklerini yeniden düşünmeye zorluyor. Lost Highway'den daha başarılı olarak, Mulholland Drive kara filmin(black noir) tüm görsel karakterlerini kullanıyor; vamp kadınlar, gangasterler, limuzinler, villalar, silahlar, gizemli telefonlar ve taksiler. Ama aynı zamanda, filmin birleştirici yapısını ve yavaş ilerleyen senaryosunu ayırıyor; sürekli bir gizem ve sezgi hissi ile film kendi rüya tarzı mekanizmalarını dolaylı olarak anlatıyor. Kulüp Sliencio'daki playback sahnesi, Lynch'in zekice kotardığı illüzyonlarından izleyicinin farkında olduğu ve aldandığı en önemli sahnedir. Yaratıcı konum, tuhaf objelerin (mavi pandora kutusu) ve motiflerin (teatral kırmızı perdeler) istikrarlı kullanılımı ile desteklenir. Ancak Lynch'in yarattığı bazı sahneler daha fazla şen şakrak, kara komedisel ve hicivli ruh haline sahiptir (beceriksiz kiralık katilin çetin sınavı, Hollywood "büyük yetenek sınavı" sahnesi).
Watts ve Harring hikayeyi harika bir şekilde sürüklemektedirler: Watts'un saf ve yumuşak tavrı, meraklı bir tavşan gibi burnunu oynatması ve Harring'in karanlık, gergin, ve hafıza ve deneyimlerinden mahrum kalmış bir dünya kadını olması gibi. Birbirlerinin yansıtıcı imajlarından daha ve daha fazla hoşlanmaya başlarlar, ve başlangıçta gözüktüğü gibi karşılıksız ateşli lezbiyen sahneleri yaşarlar. Justin Theroux, miyop gözlü film yumurcağı Adam Kesher rolünde etkileyici, dokunaklı geriye dönüş ve gerçek karakter tahlillerini başarıyla harmanlıyor. En küçük karakterler bileı harika ve bazen sürpriz bir şekilde komik, özellikle Billy Ray Cyrus, Chad Everett, Wayne Grace ve besteci Angelo Badalamenti. Bazı karakterler de tipik Lynch medyum ve entrikacı karakterleridir. (Uğursuz Will Rogers type Cowboy, sessiz gangster Bay Roque).
Badalamenti'nin müziği, bir tondan bir diğerine geçiyor, ve Lynch'in seçkin ses kullanımı filmin atmosferine katkıda bulunuyor, serinletici ve duyguları okyaşıyıcı bir tarzda. Lynch'in "otomatik yazım" ve cevaplanmamış sorularının bolluğuna rağmen, bu film sürrealist bir film kılığında ve çok dikkatli kotarılmış bir Kara Film. Tam bir sinemasal deneyim olarak, çok meşhur bir Hollywood hikayesi olan 'mahvolan başrol hayalini'ni anlatıyor. Ve zalimce insan kullanmayı, kıskançlığı ve nefrete dönen bir aşkı. Mulholland Drive, harika bir gezinti,ama kovboy metaforunu benimsemek için, bizler yani seyirciler mi atlı arabayı sürmeliyiz yoksa sürme işini Lynch'e mi bırakmalıyız?
Pek çok yorumdan yaptığım çıkarım, bu filmin Hollywood'un "yumuşak karnı" olduğuna dair. Bu filmi ikinci izleyişimden sonra, farkına vardım ki, bu filmin ilk yarısı bir rüya ve ikinci yarısı gerçek (bir durum). Lynch'in tüm tartışmaya açık gizemli ipuçları ve aralarında bağlantı gözükmeyen çılgınlıklarından rasgele sahneleri çıkarın, geriye ne kalır?
Aktris olmak için hayallerini takip edip Hollywood'a gelen bir kadın. İlk yarıda, onun rüyasına tanık oluruz (ya da onun düşlerinin bir manifestosuna): Birdenbire herkes tarafından sevilir ve bazı Hollywood güçlerince tanınır ve aynı anda bir aktris oluverir, tutkuyla aşık olur, güzel bir evde yaşar, vesaire vesaire. İkinci yarıda onun gerçekleriyle yüz yüze geliriz: ünlü bir yönetmenle birlikte olan arkadaşının hatırına ufak rollerde görev alır ve olanaksız ebedi bir aşk için yanıp tutuştuğunun farkında değildir. Küçük ve pis bir evde yaşar ve hepsinden kötüsü...Hayalleri rüyalardan fazlası değildir, asla nihayete ermeyecektir. Farklı bir bakış açısı olarak bu film bir metaforlar karmaşasıdır. Örneğin...Filmdeki karanlık adam, Hollywood'un görsel betimlemesinden başka bir şey değildir. (Hollywood gerçeği, bize televizyonlarda gösterilen gösterişli bir yer değildir). Karanlık, kaynayan ve yapmacık kentin yumuşak karnıdır sadece.
- Club Slencio'daki Rebeka Del Rio'nun söylediği "llorando" şarkısı, Roy Orbinson'a ait "CRYING" sarkisinin ispanyolca versiyonudur.
- Rebeka Del Rio'nun söylediği "llorando" şarkısının sözleri ve çevirisi şöyledir: