Das Experiment
Bu filmden bahsedildiğini benim gibi pek çok kişi duymuştur. Ancak istediklerini
başarılı bir şekilde yansıtmış bir film olduğunu ancak izlediğiniz zaman
farkedebiliyorsunuz. Aynı konuya değinmiş filmler içerisinde anlatımı çok
başarılı olanlar arasına çoktan girmiş olduğu ise açık bir gerçek.
Bilimsel bir araştırma için gazeteye verilen ilana başvuranlar adaylar iki
haftalık bir teste tabi olacaklar ve karşılığında iyi bir ücret alacaklardır.
Hapishane-gardiyan-mahkum psikolojisini canlı bir şekilde gözlemlemek isteyen
Prof. Thon ve ekibi, bu amaçla bir hapishane ortamı oluştururular ve gazeteye
verdikleri ilana başvuran adayları inceleyip çeşitli testlere tabi tutarlar.
Başvuranlar arasında olan Tarek Fahd filmin baş kahramanlarından birisidir.
Fahd, iyi eğitimli bir genç olmasına rağmen taksicilikle geçimini saglamaktadır,
ancak bir süre sonra farkederiz ki Fahd’ın bu deneye başvurmasının asıl nedeni
bir gazete için haber amaçlı bilgi toplamaktır. Fahd, deneye katılmadan kısa bir
süre önce bir kaza sonrası bir kızla tanışır. Babasını yeni kaybetmiş olan Dora
ile Fahd arasında ilginç bir yakınlaşma başlar ve kaza gecesini birlikte
geçirirler. Bu geceye ilişkin pek çok detay Fahd’ın deney(hapis) sürecinde sık
sık gözlerinin önüne gelecektir. Profesör ve ekibi, deneyden kısa süre önce
gardiyan ve mahkumları belirler. Fahd mahkumlar arasındadır. Başlangıçta herkes
için eğlenceli gözüken bu deney kısa bir süre sonra kabusa dönüşecek ve hiç
kimsenin istemediği ve beklemediği şekilde gelişecektir.
Das Experiment özünde pek çok konuya değinmek isteyen bir film. Baskı yapan-
ezilen temeli üzerinde gözükmesine rağmen, gözetleme-gözetlenme, insan
psiklojisinin derinlerinde yatan gizli duyguların farklı ortamlarda ortaya
çıkması, yanlızlık duygusu, sevgi eksikliği, yitirmiş olmanın hüznü ve hayata
dair sorgulamalar gibi çok katmanlı konulara da değiniyor. Kapalı bir ortamda
kalmaya zorunlu kılınan insanların nasıl değişebileceğine dair çok etkili bir
çalışma. Aslında yanlızca hapishane gibi ortamlar değil, askerlik, BBG gibi
yarışma programları gibi kapalı ortamda yaşamaya zorunlu kılınan bireylerin
psiklojilerin nasıl kısa zamanda değişebileceğini, bunun yanlız bu duruma maruz
bırakılan bireyler açısından değil, onlara hükmeden kişilerin psikolojilerini de
nasıl etkilediğini göstermesi açısından çok ilginç. Yaratılan sahte dünyalarda
insanların zamanla bunu gerçek olarak algılamasına dair ilginç saptamalar da
içeriyor.
Filmde yönetmenin gerek kamera kullanımı, gerekse de hikayenin anlatımındaki
geçişleri çok başarılı. Özellikle Fahd-Donna ilişkisinin filme yansıtılması
filmin zaman zaman kasvetli ortamından uzaklaşmasını sağlıyor.
Filmle ilgili belki tek bir şey rahatsız etti beni. Aslında belki filmle ilgili
bile değil, ama zaman zaman kendimi Cube filmini izlermiş gibi hissettim. Belki
de klostrofobik anlamda benzerlikler içermesiyle ilgili bir sey bu.
Son bir yorumda bu filmin genel avrupa filmleri atmosferisini taşıması. Amerikan
seyircisinin olumsuz yorumlarını okudum, genellikle popülist yaklaşımla yeteri
kadar tansiyon taşımadığını belirtmişler. Ancak bir filmin yeteri kadar tansiyon
taşıması için “aksiyon” özellikleri içermesi gerekmiyor. Çok durağan sahnelerde
bile inanılmaz tansiyon içeren sahneler yaratabilirsiniz. Avrupa sinemasını
seviyorsanız bu filmi izleyin.