Bend it Like Beckham (02.05.2003)
Hint filmleri deyince
aklına ne gelir diye sorsalar herhalde ilk aklıma gelenlerden birisi
eski klasiklerden Avare filmi olacaktır. Ayrıca, 13 yıl önce
izlediğim My Beautiful Laundrette filmini hatırlarım sanırım. Hint
sinemasının dünyanın en çok film üreten sinemalarından birisi olmama
rağmen gerek sinemalarımızdaki Holywood hakimiyeti, gerekse de TV ve
festivallerde de örneklerine çok az rastlamadığımız bir sinema.
Bundaki en önemli etkenler, Hint sinemasının öncelikli olarak kendi
seyircisine yönelik filmler çekmesi (bizde 60 ve 70’li yıllardaki
örnekler gibi) ve uluslararası sunuma çok az örneklerin ulaşması
sayılabilir. Ancak son yıllarda hint müziğinin batı sound’unda yer
bulması gibi, batı toplumlarında yaşayan hint toplumunun sorunlarını
anlatan filmler de artmaya başladı. Azınlıkların sorunlarını
yansıtan filmler denilince aklımıza pek çok örnekler de geliyor. Son
dönemden My Big Fat Greek Wedding ilk aklımıza gelen örneklerden ve
bu filmle olan benzerlikleri de dikkat çekici (Batı toplumlarının
belli belirsiz baskıcı yapısı içinde kaynaşmaya çalışırken bir
yandan kendi özdeğerlerini koruma çabaları ve bunun yarattığı
çelişkilerin benzerlikler taşıması çok doğal). Açıkçası Bend it
Like Beckham’in bu türün çok parlak örneklerinden birisi olduğunu
hiç tahmin etmezdim. Dram ağdalı bir film beklentisi içindeydim.
Ancak eğlenceli, romantik ve şen şakrak bir filmle karşılaştım.
Filmin kadın yönetmeni Gurinder Chadha müthiş bir iş başarmış ve
altından kolay kalkılamayacak bir film yaratmış. Daha doğrusu yapmak
istediğini çok iyi kotarmış ve zorlamalara gitmemiş ve kolaylıkla
düşülebilecek tuzaklara da düşmemiş. Tabi, bunda filmin
oyuncularının da büyük katkısı olduğu bir gerçek. Başrolde Jess
rolünde Parminder Nagra zor bir rolün üstesinden gelmeyi başarmış.
Julie rolünde Keira Knightley ise sempatikliği ve dinamikliği ile
Parminder’le iyi bir ikili oluşturmuş. İleride çok daha başarılı
roller çıkaracağı hiç kuşkusuz. Velvet Goldmine’dan tanıdığımız
Jonathan Rhys-Meyers ise tamamlayıcı bir rolde karşımıza çıkıyor.
Ancak, kendi adıma Jess’in babası rolünde Anupam Kher’i çok
beğendiğimi söylemeliyim. Çok inandırıcı ve etkileyici bir
kompozisyon çiziyor ve birazcık rol çaldığını da
söylemeliyim. Filmin konusuna gelirsek, muhafazakar Sihli bir
aileye mensub olan Jess, futbola çok düşkündür ve boş vakitlerini
erkeklerle futbol oynayarak geçirmektedir. Ailesi bu durumu çok
yadırgamakla birlikte gelip geçici masum bir eğlence olarak görmekte
ve fazla önemsememektedir. Ancak ablasının evlilik hazırlıkları
içinde olması ve Jess’in eğitimini sürdürmesi ve zamanı gelince
mutlaka Hintli gençle izdivaç yapmasını istemektedirler. Ancak,
Jess’in amatör bir bayan futbol takımında oynayan Julie tanışması,
kaderinin bir anda değişmesine ve ailesiyle olan ilişkilerinin de
ciddi bir şekilde etkilenmesine yol açacaktır.. Filmin müzikleri
Brit soundundan örneklerle başlamasına rağmen, ilerleyen bölümlerde
olayların da hararetli bir şekilde gelişmesiyle keyifli ve dinamik
Hint müzikleriyle devam etmekte. Son dönemde dünya müzik
listelerinde de çok moda (trendy) olan şarkılar da kullanılmış.
Finaldeki düğün sahnesi ve final maçı arasında gidip gelen
görüntü ve müziklerle harmanlanmış kurgu gerçekten görmeye değer.
Filmin bitiminden sonraki casting bölümü özellikle görmeye değer.
Filmin yönetmeninden, çekimlerden görüntülere kadar bir dizi
eğlenceli kesiti keyifle izlediğimi söylemeliyim. Ayrıca, filmin
başındaki TV tartışmasındaki oyunculardan birisinin Gary Lineker
olduğunu öğrenmek hoş bir sürpriz oldu. Beckham mı? Filmin bir
başında bir sonunda... Imdb.com’da bu filmin bir “soap crap”
olduğunu yazan yorumlara rastladım. Bu çok üzücü bir yorumdu. Tüm
etnik filmler dram mı içermeli acaba? Eziklik, ağlama sızlanma
edebiyatı mı işlenmeli tüm bu filmlerde? Tümüyle hayatın içinden ve
sıradan insanların mutluluklarını, eğlencelerini ve hüzünlerini
anlatan filmler yapmanın neresi kötü? Sanıyorum bu tür yorumlar
yapanlar kendi kötü ve karamsar dünyalarını yansıtan filmler görmek
istiyorlar her zaman... Filmle ilgili tek eleştirim Tony
rolündeki Ameet Chana olabilir, rolünün hakkını veremediğini
söyleyebilirim. İyi çekilmiş, iyi oynanmış ve içinde futbol olan
ama bir futbol filmi olmayan sıkı bir film izlemek ister misiniz? O
zaman hiç durmayın, hemen bu filmi izleyin..İyi seyirler__________________
|