Geçte
olsa izleme şansı bulduğum filmlerden birisi Bandits. Bizim
izleyici tarafından gözardı edilmiş filmlerden biri daha olduğunu
düşündüm. Aksi halde bir şekilde bu filmden çok bahsedildiğini
duyar ve izlemek/edinmek için yoğun çaba sarfederdim. Ama her iyi
film her zaman seyirci tarafından kabullenemiyor, Titanic gibi
gerçekten “batık” bir film çok sevildiği gibi, “hable con ella”
gibi “çok şey söyleyen” bir yapıt kolaylıkla gözardı edilebiliyor.
Neyse
bu filmi izledikten sonra sevdiğimiz klasiklerden birisi olan
“Bonnie & Clyde” filmi geldi aklıma. Tür olarak aynı kategoride
(banka soyguncuları ya da polisiye kaç-kovala) olması yanında
farklı yanlar içerdiğini de düşünüyorum. Dikkatimi çeken
benzerlikler ve ayrımları ise sizlerle paylaşmak istedim. Kimbilir
belki sizin de ekleyeceğiniz şeyler olabilir.
Bonnie
& Clyde her şeyden önce gerçek bir yaşam öyküsü üzerine
kurgulanmış bir yapıt. Bandits için bu geçerli değil. Tabi Bonnie
& Clyde filmi her ne kadar biyografik bir süreci yansıtsa da
Bonnie ile Clyde arasındaki ilişkinin yoğunluğu ve özelde
yaşananların filmde bir kurgu olarak yazıldığı bir gerçek. Bonnie
& Clyde filminde karşılıklı monogamik bir ilişki sunulurken,
Bandits filmi tuhaf bir üçlü (trio) sunuyor seyirciye. Girift bir
ilişkide kafası karışık tarafların duygusal gelgitleri iki erkek
arasındaki sağlam dostluğu da sarsıcı bir şekilde etkiliyor.
Aslında Bonnie & Clyde filminde Clyde’ın (Warren Beaty) zayıf
yönleri, Bandits filminde Terry’nin (Billy Bob Thornton)
özellikleriyle benzeşiyor. Her ikisinin de kadınlarla iletişim
sorunu var(kaldı ki Clyde’ın sorununun daha ciddi boyutlarda
olduğu söylenebilir). Bandits filminde Joe Blake (Bruce Willis)
karakteri ise karizmatik, güçlü, cesur bir tip olarak karşımıza
çıkıyor. Bu karakteri Bonnie & Clyde filminde Gene Hackman’ın
canlandırdığı Buck Barrow karakteri ile karşılaştırmak doğru olmaz
diye düşünüyorum. Çünkü hem o filmde Clyde ile Buck arasında
Bandits’deki tarzda çok sağlam bir dostluk yoktu, hem de Terry
karakterinin aynı özelliklere sahip olduğu söylememiz imkansız.
Terry karakteri çok işlenmiş, izleyiciye analiz edilerek sunulan
başrol karakterlerinden biri. Bonnie & Clyde filminde ise sadece
başrol karakterleri sadece iki kişi: Bonnie ve Clyde.. Diğerleri
ise sadece hikayeyi destekleyen yan karakterler.
Bir
soygun filmi olarak Bandits filminin kahramanlarının yaşadıkları
çağın teknolojik özelliklerinden faydalandığını söylememiz mümkün
değil. Swordfish filmini düşünürsek Terry ile Joe eski usül
yöntemlerle çalışıyorlar ve bu Bonnie & Clyde ile büyük benzerlik
taşıyor. Silahlı soygun, erketede bekleyen araba ve kaçış üzerine
kurulu bu filmin kahramanlarının kimlikleri nedense çok geç
saptanıyor. Bonnie & Clyde döneminde söz konusu olmayan soyguncu
önlemleri, modern teknolojiyle donanmış bankalarda rahatlıkla
soygun yapan kahramanlarımız bir türlü saptayamıyor ve
engelleyemiyor. Bunun filmin en büyük kusurlarından birisi olarak
gözükmesi sanıyorum yönetmenin eski tarz soygun filmlerine bir
saygı olarak film çekme isteğinden kaynaklanıyor.
İki
film arasında dikkati en çok çeken özellik ise Bonnie & Clyde
filminde kahramanları gözlerini kırpmadan adam öldürürken, Bandits
filmindeki karakterler bunun yaşanmaması için ellerinden geleni
yapıyorlar, hatta film boyunca bu amaçlı ateş etmiyorlar bile
(finaldeki şaşırtma amaçlı bölüm hariç, kaldı ki bunun ironi
amacıyla yapıldığı çok açık). Film bu haliyle şiddet karşıtı bir
mesaj veriyormuş gibi algılanabiliyor.
Bonnie
& Clyde filmi dramatik ve kasvetli yapısı yanında, gerçeği ve
şiddeti yansıtmada çok başarılı iken, Bandits’in gerek film
boyunca yaşananlar gerekse de beklenmedik finali nedeniyle daha
fazla masalsı bir havası var. Ve kesinlikle daha komik.Tabi Bonnie
& Clyde gerçek bir klasik ve hafızalarımızda daha çok yer edinen
bir film. Son olarak Bandits filminin soundtrack’ının çok başarılı
olduğunu eklemek istiyorum.